Salı, Nisan 18, 2006

Bahar Gelmişken...

Cuma, Nisan 07, 2006

Yemek Resimleri

İştah kabartan yemek blog' larındaki fotoğraflara özenerek ben de bir resim koymak istedim. Yemeklerin fotoğraflarını çekmek de çok zevkliymiş:)

Salı, Mart 14, 2006

İşyerimin Şımarık Köpeği...

Pazartesi, Mart 06, 2006

Aşkın dili, kuş dili

Bu sabah da her sabah olduğu gibi erkenden uyandım, burada o kadar temiz bir hava var ki, yataktan kalkmak eziyet gibi gelmiyor insana. Çalar saati kullanmayı bırakalı tam tamına 4 yıl oldu. Şehirde yaşadığım günleri hatırlıyorum da nasıl sürüne sürüne kalkardım yataktan, her sabah ayrı bir işkenceydi benim için. Şimdi daha güneş yeni yeni doğarken uyanıyorum, nasıl dinç, nasıl da mutluyum. Sabah mutluluğumu güzel demlenmiş çay ve mükerrer bir kahvaltıyla tamamlıyorum. Bu kahvaltı öyle hızlı hızlı yapılan bir kahvaltı da değil üstelik; bütün lokmaları güzelce çiğniyorum, her yediğim yiyeceğin tadını özümsüyorum adeta. Elbette tek başıma değilim, ailem yanımda, şehirde kariyer planlaması yaparken en fazla bir çocuğa sahip olabilirim derken, 4 çocuğum var şimdi. Öyle neşeli ve öyle mutlular ki, toprakla, hayvanlarla, insanlarla haşır neşirler burada, apartman katında televizyon ve bilgisayarlarla değil. Yanakları kıpkırmızı tıpkı çizgi filmelerdeki gibi. Güzel bir bahçem ve hayvanlarım var bir de tabi güzel dostlarım.
Birden arabanın stabilize bir yola girmesiyle uyanıyorum rüyamdan ve de hayallerimden. Uzungöle giderken gözümde bu sahneler var. Ama biliyorum ki orada farklı sahnelerle karşılaşacağım. Çünkü yeni bir dizinin çekimleri var Uzungölde; "Aşkın dili, kuş dili". Halamın çocukluk arkadaşı, devlet tiyatroları sanatçısı Maral ÜNER için gidiyoruz oraya. Yanımızda fırından yeni çıkmış, bir tepsi su böreği ile birlikte. Uzun gölün güzel manzarası ve hoş sohbet unutturuveriyor havanın soğuğunu bizlere. Bir de dijital makinemin şarj problemi olmasa diyorum kendi kendime, börek ve bol tereyağıyla pişmiş kuymağın fotoğrafını çekememenin hüznüyle fakat keyifli bir gün geçirmenin hazzıyla ayrılıyoruz Uzungölden.

Pazartesi, Ocak 23, 2006

Dilinizden Utanmayın...

Reklam Yaratıcıları Derneğinin yürüttüğü bir kampanya var. Bu hafta sonu Hürriyet gazetesinin İnsan Kaynakları ekini incelerken böyle bir kampanyanın varlığından haberdar oldum. Amaç dilimizde yaşanan kirliliğe ve yanlış kullanma dikkat çekmek. Toplumların en önemli kültürel miraslarından biri de dildir; Kültürümüzü, dilimizi koruyalım.

Pazar, Ocak 22, 2006

Ağaç ve Kar

Bu hafta sonu nihayet uzun süredir beklediğim kar yağışı gerçekleşti. Fakat fotoğraf çekme fırsatım olmadı. Üstteki fotoğrafı eşim çekti, alttaki fotoğrafı ise ben evimin balkonundan çektim.

Pazartesi, Ocak 16, 2006

Bir Bayramın Ardından

Bir tatili daha hızla tüketmiş olmanın hem üzüntüsü hem sevinci var içimde. Üzüntülüyüm çünkü sabahları 11' lere kadar uzayan uykulara ve ardından yapılan güzel sabah kahvaltılarına bir daha ki tatile kadar ara vermek zorundayım. Sevinçliyim çünkü tatillerin benim için bir anlamı var, günlerimi paylaştığım eşim, ailem ve de dostlarım var. Geleceğe yönelik hayallerim, isteklerim var, tüm riyakarlıklarına rağmen hala insanlara inanmak isteyen ve içimde inatla yaşamaya çalışan küçük bir çocuk var.
Herkesin geçmiş kurban bayramını kutlarım...

Perşembe, Kasım 17, 2005

Ne Kadar Sanalım????

Evett, bu benim ilk milli oluşum yani ilk defa sobeleniyorum. Sevgili Nilüfer beni ve evpersini sobelemiş. Sorumuz ne kadar sanalım?
1. Günde ortalama kaç saat internettesiniz?
Sabah 8:30 da ofiste olurum, hemen bilgisayarımı açarım, ilk iş gelen mailler kontrol edilir, web sitemiz kontrol edilir ardından güzel demlenmiş bir bardak çay eşliğinde internetin sınırsız alemine dalış yapılır. 17:30' a kadar gün içerisinde sıkıştığım her konuda yardım almak için internette olurum. Akşam eve geldiğimde ev işleri ve yemek yapıldıktan sonra kalan zamanımda interneti iş dışında kişisel meraklarımı gidermek için kullanırım. Kısacası saat verek zor, sanırım günümün büyük kısmı internette geçiyor.
2. Herhangibi messenger kullanıyor musnuz ve hangisi?
MSN messenger... kesinlikle harika, hatta iş görüşmelerimin bazılarını bile messenger kullanarak hallediyorum. Pratik ve ucuz bir yöntem. Bir de uzaktaki arkadaşlarla haberleşmeyi kolaylaştırıyor. İşte o zaman kullanmı ayrı bir zevk.
3. Kaç mail adresiniz var?
1 tane hotmail kişisel adresimdir, 2 tane de iş adresim var.
4. Sizinle bütünleşen sanal bir adınız nick nameniz var mı?
Sadece kendi ismim, farklı bir isim kullanmam.
5. İnternet ortamında tanışıp gerçek hayata taşıdığınız arkadaşınız var mı?
Yok. Sadece blog' lar sayesinde tanıdığım arkadaşlarım var. Biri de Nilüfer. Yüzlerini hiç görmediğiniz seslerini hiç duymadığınız arkadaşlar ama böylesi de ayrı bir keyifli.
6. İnternet üzerinden alış veriş yapıyor musunuz?
Evet, güvenilir sitelerden yapıyoruz. Yapıyoruz dememin sebebi özellikle eşimin bu konuyla daha yakından ilgilenmesi. Özellikle ülkemizde bulamadığımız elektronik malzameleri yurt dışından alıyoruz.
7. Lütfen şu cümleciği iki saniye düşünüp, aklınıza ilk geleni yazın; "ya internet olmasaydı"
Hayat kesinlikle zor olurdu, her şey bu kadar elimizin altında olmaz, bir şeyi araştırmak ve bilgi bulmak inanılmaz zorlaşıdı ve şu an bu satırları yazıyor olamazdım. İnternet bana göre çağımızın en büyük icatlarından biri ve zamanla hayatımızdaki rolü de artacak.
Vee şimdi sıra şu soruda; peki ben kimleri sobeleyeceğim. Hala hazırda blog dünyasından çok tanıdığım olmadığı için biraz düşünmem lazım... Kim, kimler? Evet benim seçimim Hanife. Arzu ederse onun da internet macerasını öğrenmek isterim.

Cumartesi, Kasım 12, 2005

Biraz Aşure, biraz İstanbul

Geçen hatfa bir eğitim seminerine katılmak icin alel acele düştüm yollara, istikamet İstanbul. Sizlere bir soru sorsam ve desem ki istanbul' u hangi yemekle, meyveyle, tadla anlatırdınız diye. Herhalde milyonlarca farklı anlatım çıkardı ortaya, kimine göre acı kimine göre tatlı kimisi de ekşi derdi belki de. Bana kalırsa İstanbul tıpkı aşure gibi, biraz şeker, çeşit çeşit baharatlar, birazcık acı, tarçın, tatlı tatlı meyveler, tahıllar, her bir insanda ayrı bir hikaye, her bir sokakta ayrı bir yaşanmışlık... Kısaca ayrı bir büyü.
İstanbul' a giderken fotoğraf makinem de yanımdaydı fakat buraya koyacak güzellikte bir fotoğraf çekemedim. istanbulu fotoğraflarla en güzel kim anlatır, tabi ki Ara GÜLER. Yukarıdaki fotoğraf da büyük ustaya ait.

Cumartesi, Kasım 05, 2005

Süs Kabağı

Bu bayram aldığım ilginç bir hediye var, "Süs Kabağı". Annem elime tutuşturunca gözlerimde öyle kıvılcımlar parlamış olacak ki eşim özel ilgi alanım olan fotoğraf makinesini aldığımızda bile böyle sevinmediğimi söyledi. Eee böyle şeker bir şeyi paylaşmadan olmaz deyip, doğa ve teknolojiyi birleşirip yukarıdaki fotoğrafı çektim. Bu arada her ne kadar geç olsa da bu siteyi görüp de yazımı okuyanlar olur diye, Bayramınız kutlu olsun...