Salı, Eylül 20, 2005

Şehirde Günbatımı

Bu fotoğrafı annemin evinin balkonundan çektim, ilginç bir görüntüydü, gece boyunca denizin üzerinde şimşekler çaktı durdu. Bu fotoğrafla ilgili yorumları okumak isterseniz http://www.netfotograf.com/galeri/fotograf.asp?foto_id=17024 adresinde...

Pazartesi, Eylül 19, 2005

EĞİRDİR

Türkan Şoray namı diğer Mine ufak bir kasabada yaşayan memurun güzeller güzeli eşidir. Kasabanın ileri gelenleri sırf onun güzelliği için bu aileyi kendi aralarına almışlardır. Mine mutsuzdur, ta ki Cihan Ünal gelene kadar. Romantik bir adamdır Cihan Ünal tıpkı Eğirdir gibi. Dar sokakları, adası, gölün kıyısına iliştirilmiş yaşamı ile sürprizlerle dolu bir mekân. Dağdan göle doğru kıvrıla, kıvrıla süzülürken romanlarda, filmlerde anlatılan kasabalardaymış hissine kapılıveriyor insan. Dağların arasından ilerlerken birden bire tüm ihtişamı ile Eğirdir gölü karşılıyor sizi. Hissettiğiniz duygu; heyecan ve şaşkınlık. Bir Trabzonlu, yaşamını deniz kıyısında geçirmiş biri olarak hayatımda vazgeçemeyeceğim bir olgudur deniz. Deniz benim için bir mutluluk kaynağı olmuştur. Denize göre ruh halimiz de bir dalgalanır bir durulur… İşte bu nedenle karasal yaşamları pek de sevememişimdir. Küçük kasabalarda veya büyük şehirlerde aradığım mavi su birikintisi olmuştur. Ankara’dan Antalya’ya doğru ilerlerken ve artık dağ taş görmekten sıkılmış ruhuma ilaç gibi geldi Eğirdir. Eşimin doktor olan ablası, sevgili Selma ablayı ziyaret için uğradığımız Eğirdir tatilimizin üç gününü orada geçirmemize neden olacak güzellikteydi. (Balkondan göle bakış) Isparta’dan Eğirdir levhalarını takip ederek yaklaşık 45 dakika içerisinde Eğirdir’e ulaşabilirsiniz. Eğridir Gölü içerisinde bir zamanlar ada olan ve şimdilerde dolgu bir yolla karaya bağlanan mekân oldukça güzel. Lokanta, cafe, pansiyonların yer aldığı adada taze göl balıkları yiyebilir, yazın sıcağında hoş bir esinti ile serinliyebilirsiniz. Eğridir’in çevre köyleri de oldukça güzel ve elma bahçelerinin çokluğu dikkat çekiyor.

Cuma, Eylül 02, 2005

YANARTAŞ

Yanartaş oldukça heyecan verici bir yer. Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş yolunun ardından yanartaşa ulaşılıyor. Kesinlikle gece gidilmesi gerek, malum gündüz sıcağında ve ışığında ateşin çok da anlamı yok. Yürüyerek kan ter içerisinde Yanartaş' a ulaştığınızda görüyorsunuz ki sınırtanımaz genç Türk girişimcileri de yerlerini almış; yorulanlara çay, kahve, su, şarap, viski ikramları mevcut. Gece mutlaka el feneri olmalı hatta el fenerlerinin pilleri güzelce şarj edilmiş olmalı. Bizim otelden aldığımız iki fenerin pili de bitince aşağı dönüş yolu biraz heyecanlı oldu, allahtan bol ışıklı cep telefonum imdadımıza yetişti de kırıksız çıkıksız medeniyete ulaşabildik. Kesinlikle hoş bir geceydi, yolunuz düşerse mutlaka görmenizi tavsiye ederim.